Girişimlerde başarı oranı saçmalığı(!)
- Emre Yazıcı
- 5 Oca
- 3 dakikada okunur

Eğer bir girişimciyseniz, mutlaka şu soruyla defalarca karşı karşıya kalmışsınızdır,
Girişiminizde ki başarı oranı nedir ?
Girişimci olarak bizler, ilk zamanlarımızda anlattıkça anlatırız. Her sorana aynı şeyleri sıkılmadan anlatır dururuz. Ama bir şeyi fark ettiniz değil mi ?
Soran kişi, o bilgileri almak için sormuyor bunları.
Soran kişilerin büyük çoğunluğu ya başarısız olmanızı isteyen kötü niyetli bir tip olarak, ya da kendinden daha başarılı olmanızı istemeyen özgüvensiz biri olarak soruyor bunu.
Bir süre sonra zaten uzun uzadıya kimseye bir şey anlatmamaya başlıyorsunuz çünkü kimsenin umurunda değil ne anlattığınız.
Tek kriter var.
Cebine para giriyor mu ? girmiyor mu ?
Şimdi yeni bir girişime başlayan, bizim 2–3 sene önceki halimizde olan arkadaşlarıma verebileceğim en başlangıç tavsiyesi şudur;
Kimse sizin kafanızın içinde ne döndüğünü bilemez. Kendiniz yeterli veri ve stratejik bağlama sahipseniz o işi kimseye anlatmasanız da olur. Sadece yapın, anlatmayın. Zaman kaybı tamamen.
Stratejik Bağlam: Verileri, güncel pazarı ve ürününüzün değer önerisini kafanızda stratejik olarak bağlayabilme yetisine verdiğim garip tanım.
Bu soru bize de defalarca soruldu ve hala soruluyor ancak bu duruma noktayı koyan net iki cevap var. Bu arada bu cevaplar gerçekten bu işin uzmanına bile verilebilecek şu anlık en doğru cevaplar bana göre.
1- Pazara çıkmadan hiçbir şeyi anlayamazsın.
2- Tüm hamlelerimizi başarmak için değil, başarısızlık oranımızı minimuma düşürmek için gerçekleştiriyoruz.
Bunu söylediğinizde sesler kesilir, çünkü yanılabileceğinizi ve başarısız olabileceğinizi kabul edersiniz. Yani soranların çoğunun, içinden geçirdiği ‘Umarım başaramazsınız’ hissiyatına bir kapı aralarsınız ve o kişi kendi içinde rahatlar. Bırakalım onlar rahatlasın. Biz işimize bakalım.
Buradan bu iki cevabın içeriğine değinelim.
Pazara çıkmadan gerçekten hiçbir şeyi anlayamayız. Yapılan stratejik, operasyonel ve pazarlama hamleleri tek seferde çöp olabilir.
Pivot yapmamız gerekebilir.
Stratejik bağlamı yanlış kurmuş olabiliriz.
Olurda olur, her şey olabilir.

Yukarıdaki grafiğe bakalım.
80'den fazla girişimin, genel başarısızlık sebeplerini araştırmışlar ve ortaya şöyle bir yüzdelik dilim çıkmış.
%34 oranla, Market-Pazar uyumu yakalanamamış.
%22 oranla, Pazarlama problemleri 2. sırada yer alıyor.
%18 oranla, Takım içi problemler baş göstermiş.
%16 oranla, Nakit akışı (Finans) problemleri yer almış.
Bu tabloda garip olan bir şey var. Araştırmayı görmesem, herhalde öncelik olarak ekip ve nakit akışı problemleri, pazarlamadan daha önce gelir diye tahmin ederdim.
Her neyse, bunu bir kenara itip, buradaki tüm girişimlerin kurucuları acaba ürün market uyumunu, pazarlama stratejilerini, nakit akışını vs. düşünmeden mi hareket etti diye sorayım!
Evet cevabı veren varsa, koca bir saçmalık derim buna.
Bu kişiler belki de kaç haftalarını hatta aylarını sadece bu konularla yatıp kalkarak geçirdiler kim bilir.
Buna bir kurucu olarak eminim ki, her kurucu bununla yatıp bununla kalkıyor ama demek ki bir şeyler gözden kaçabiliyor. Hatta gözden kaçabiliyor değil, gerçek sonuçları görebileceğimiz zamana kadar sadece kafamızda dönecek bir şeyler, sadece bu.
Peki o gerçek sonuçları göreceğimiz zaman ne zaman ?PAZARA ÇIKTIĞIMIZDA…
Şimdi gelelim başarı için mi çalışacağız yoksa başarısızlığı mı minimum hale getireceğiz sorusuna.
Aslında başarı için çalışmanın da kötü bir yanı yok tabii ki de ancak girişim ekosistemi gerçeklerine bakarsak, başarısızlığı minimuma düşürmek için çalışmak daha anlamlı geliyor.
Yaşa göre herhangi bir ayrım istatistiği göstermeyeceğim ama şöyle bir istatistikle destekleyelim sözlerimizi.

Bu grafikte, 30 yaş altı ve üstü olan girişimcilerin,
İlk başarısızlıkları,
En yüksek %10' luk dilime giren,
En yüksek %5' lik dilime giren,
En yüksek %1' lik dilime giren ve
Şirketini başarılı şekilde satan kişilerin oranları gösteriliyor.
Görüldüğü üzere başarılı bir şirket satışının oranı toplamda %0.3!
Çokta umurundaydı girişimcinin bu istatistikler :)))
Gözümüzü korkutması gereken bir konu değil. Ama yine de köpek balıklarıyla ve kurtlarla dolu bir sofrada, avcı olmak için değil de başlangıçta yem olmamak için temkinli olmak lazım gibi.
Sona gelince, girişimlerde ki başarı oranlarından bahseden kişilerden uzak duruyoruz çünkü sizin projeniz özelinde böyle bir istatistiği kimse veremez.
Her şeyi anlatmaktan vazgeçin. Hiçbir yararı yok size, emin olun.
Her şey gönlümüzce olsun..
Comments